Şöyle bir hikaye var. İki eş anlaşamadıklarını anlarlar ve ayrılmaya karar verirler. Yalnız bir şartları var. Bahçeye bir çiçek ekeceğiz ve o olunca ayrılacağız derler. Kadın her gece o çiçek solmasın diye sulamak için uyanır ve çiçeği sular. Bir gece uyandığında bir de bakar ki adam da aynı işlemi yapmakta…

Buradan anlayacağımız üzere sevgi sadece anlaşmak değildir. Bir insan bir insanı nedensiz bir şekilde de sevebilir. Karşılık beklemeden, dokunmadan, öpmeden… Aşk bambaşka, sevgi bambaşka bir olaydır.

Zaten bir sebep bularak sevmek nasıl bir şey sorarım sizlere? Tamam karşı cinsin karakteri iyidir, dürüsttür, sıcakkanlıdır. Ama sen diyor musun ki bu insanın matematiği çok iyi hadi ben bunu seveyim diye. Neden seviyorsun sorusuna cevap bulamamaktır sevmek.

İşte birini nedensiz sevdiğinizde araya aşk girer. Çünkü aşk nedensiz sevmektir. Bazen bakışını seversin, bazen öpüşünü, bazen dokunuşu alır götürür seni uzaklara. Sen onun senin yanına uğramamasını bile seversin.

Bazen umursamazsın sevdiğini. Ya aşkından emin olduğundan ya da bakalım ne yapacak merakından. Kimi zaman yanında olsun istemezsin, kimi zaman da yanından ayrılmak istemezsin.

Öyle bir şey ki bu aşk dedikleri şey! Senin canını canından bezdirir. Ama ondan güzel şey de yoktur. Hele ki uzun süredir berabersen alıştığın zaman kolaysa kop!

Aşk bir varmış, bir yokmuş. Masallarda bile nedensiz sevmekmiş. Fakir oğlan zengin kıza aşık olurken veya zengin kız fakir oğlana tutulurken bir neden aramış mı? Dileyenler gerçek hayatta da nedensiz sevebilir. Zaten o zaman gerçek aşkı bulmuş olurlar. Her zerresine aşık olurlar karşısındaki kişinin.

Bazen masal sandığın gerçek, gerçek sandığınsa masalların şahı, padişahı olurmuş. Her şeyi bilsen de, fark etsen de, aşkını nedensiz sevmelisin bence. Tıpkı yukarıda anlattığım anlaşamayan çift gibi…